Alanya Kalesi: Tarihi Bir Mirasın İzinde
Antalya’nın eşsiz güzelliklerinden biri olan Alanya Kalesi, tarih boyunca kesintisiz yerleşim görmesi ve doğal korunaklı yapısıyla dikkat çeker. Anadolu’nun en iyi korunmuş Ortaçağ kalelerinden biri olan Alanya Kalesi, denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği nedeniyle stratejik bir konumda yer alır.
Tarihi Kökenler ve Önemi
Alanya Kalesi, 6,5 kilometreyi bulan surları, 140’ı aşkın burcu ve içindeki 400’e yakın sarnıcı ile adeta bir açık hava müzesi gibidir. Kale, Kızılkule’den başlayarak planlı bir şekilde birçok noktaya yayılan surlarla çevrilidir. Bu surlar, Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda Burnu, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcuna inerek Tophane ve Tersaneyi geçip başladığı yer olan Kızılkule’de son bulur. Selçuklu İmparatorluğu Dönemi’nde ise anıtsal bir kale halini almıştır.
Mimari ve Jeolojik Özellikler
Alanya Kalesi’nin İçkale olarak adlandırılan bölümü, yarımadanın batı köşesinin en yüksek yerinde kurulmuştur ve denizden yüksekliği 250 metreyi bulmaktadır. İdari ve askeri örgütlenmenin merkezi olan İçkale, dört yönden dayanıklı surlarla çevrilidir. İçkale’nin orta bölümünde bulunan Şapel, Selçuklu Dönemi yapısı olup mimari açıdan 12. yüzyıla tarihlenmektedir. Alaeddin Keykubad döneminde ise kalede savunmayı güçlendirecek anıtsal yapılar inşa edilmiştir.
Günümüzde Alanya Kalesi
Alanya Kalesi, günümüzde de bir yerleşim alanı olarak hizmet vermektedir. Kalenin içinde ve çevresinde tarihi evler bulunmakta olup, bu evlerde el dokuması ipek ve pamuklu kumaşlar üretilmektedir. Ayrıca su kabakları boyanmakta ve satılmakta, küçük bahçelerde otantik yemekler servis edilmektedir. Bu özellikleriyle Alanya Kalesi, sadece bir tarihi eser değil, aynı zamanda yaşayan bir mirastır.