Trilye’de Gezilecek Yerler – Trilye, Eski Rum evleri, denize çıkan sokaklarıyla Bursa’ya bağlı Rum balıkçı kasabasıdır. Marmara Denizi’nin güney kıyısında, İstanbul’dan tekne ve otobüsle sadece birkaç saat uzaklıktadır.1963 yılında geçimini zeytin ve zeytinyağı ile sağlamasından dolayı adı Zeytinbağı olarak değiştirilmiştir ancak 2011 yılında ismini geri almıştır.
Trilye isminin nerden geldiğine dair bazı rivayetler bulunmaktadır. bunlardan ilki bu bölgeye sürgüne gönderilen üç rahip tarafından adını alan Trilye yerel halk arasında da kabul görmüştür. Diğeri ise barbunya balığı anlamına gelen Triglia’dan aldığıdır.
1923 nüfus mübadelesinde ayrılmak zorunda kalan yerel ‘Rumların’ çoğunluğu Yunanistan’ın Rafina kentine yerleştirildi. Yerlerini alan ‘Türkler’ ağırlıklı olarak Selanik ve Girit’ten buraya gelip, yerleştiler.
Trilye’de gezilecek yerler listesinde ön plana çıkan 10 yer;
- Trilye Sokakları
- Orta Kahve
- Agios Vasileos Kilisesi (Aziz Basil)
- Eski Zeytinyağı Fabrikası
- Taşmektep
- Büyük Kilise ( Fatih Camisi)
- Panagia Pontobasilissa Kilisesi (Kemerli Kilise)
- Dündar Evi Kilisesi
- Trilye Yat Limanı
- Tarihi Çamlı Kahve
Buranın ne kadar büyülü bir yer olduğunu anlamak uzun sürmüyor. Her adımda tarihi bir yapıyla karşılaşmanız mümkündür. Ana cadde, bir zamanlar kasabanın başlıca zenginlik kaynağı olan zeytinyağının lüks versiyonlarını satan şirin küçük dükkânlarla çevrilidir.
Büyük, gölgeli çınar ağaçları caddeyi süsler ve altlarında yaşlı adamlar oturur, oyuncak arabalar gibi kutulara dizilmiş sulu mor incirler satılır. Trilye geçimini zeytincilikten sağlayan bir yerleşim merkezidir. Buralara kadar gelip zeytin ve zeytinyağı almadan dönülmez, hem de yerli halka katkı sağlamak için önemlidir.
Meydanda hediyelik eşya satan birçok yer var buralardan sevdiklerimize zeytinyağlı sabun kükürtlü sabunlar, zeytinyağı ve safran çiçeği kolonyaları, zeytin ve zeytinyağları, hediyelik eşyalar, magnetler, el işlemeleri ve daha nicelerini Trilye Çarşı içerisinde bulabilmeniz mümkündür.
Başka bir sokakta bir veya iki hoş görünümlü kafe var. En davetkâr olanı, pencereleriyle belli belirsiz Cunda adasındaki Taş Kahve’yi andıran Orta Kahve’dir.
Sokağın tam ortasındaki sağlam bir taş bina, bir zamanlar Agios Vasileos (Aziz Basil) kilisesi ve daha sonra bir yetimhanenin yemekhanesi haline gelmiştir. Kültür merkezi olarak hizmet vermek üzere restore edilmiştir.
Eski Zeytinyağı Fabrikası terk edilmiş durumda, uzun bacalarından artık duman çıkmıyor. Pencerelerden bakarsanız, bazılarının o kadar hızlı terk edildiğini göreceksiniz ki, sanki işçiler bir gün geri geleceklermiş gibi makineleri hala yerinde duruyor.
Diğer terkedilmiş işyerleri, Bursa yakınlarında şarap yapmak ve satılık değerli ipekböcekleri yetiştirmek için kullanılacaktır.
Tam ters istikamette, Şekerev, Liman, Savarona ve İskele gibi gösterişli balık restoranlarının dizildiği yer akşam yemeği için eşsiz bir görsel şölenle birlikte sahile doğru iner.
Ana caddeden yanlara doğru giderseniz, yan yana dizilmiş çok katlı ahşap evlerin olduğu, zemin katları pencerelerinde düzgün cam bölmeleri ve büyük panjurları olan dükkanlar gibi döşenmiş terk edilmiş bir Osmanlı kasabasına rastlarsınız.
Üstlerinde dik bir merdivenin tepesinde yükselen bir bina, buranın öğrenmeye çok değer veren bir kasaba olduğunu gösteriyor. Taşmektep, mahalle okulu olarak hizmet verecek kadar olağanüstü büyüklüktedir. Hayata papaz okulu olarak başladığı, daha sonraları yetimhane olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Şu anki sahipsiz durumunda bile, buranın en parlak döneminde ne kadar heybetli bir yer olduğu açıktır. Bugünlerde Taş Mektep harabeye dönmüş durumdadır bu nedenle insanların buraya daha fazla zarar vermemesi için adına belediye tarafından içeri girişlere izin verilmiyor ve önlem olsun diye etrafı çitler ile çevrili.
Bir zamanlar Hagios Stephanos (diğer adıyla Büyük Kilise) kilisesi olan ve şimdi Fatih Camisi olan yapıdır. Bu, kubbeli ve mermer sütunları zarif eşit derecede büyük bir kiliseydi.
Rumlardan kalan 3 kilise içerisindeki en büyük kilisedir. Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra üzerine kubbe eklenerek camiye dönüştürülmüştür. 8. yüzyıldan kalma bir manastır olarak hayata başlamış olsa da tarihi belirsiz görünüyor.
Her son taşın ana hatlarını çizen ve ardından yapıya beklenmedik bir kırmızımsı boya ile boyayan inşaatçılar tarafından ‘restore edildi’. Ancak içeride güzel Bizans sütunları, sütun başlıkları ve mermer duvar panoları hala ayakta ve İstanbul’daki güzel Küçük Ayasofya Camii’ni çağrıştırıyor.
Yakındaki 16. yüzyıldan kalma bir hamamın kalıntıları vardır. Hamam da Osmanlı görünümlerine yeni restore edilmiştir.
İkinci bir kilise olan 8. yüzyıldan kalma Kemerli Kilise , asıl adı Panagia Pontobasilissa Kilisesi şimdiye kadar restorasyondan kaçmayı başarmış, bu da terkedilmiş olmasına rağmen orijinal güzelliğini hayal etmeyi kolaylaştırıyor.
Düzgün Bizans tuğla işçiliği, Roma yapılarından alınmış olması gereken mermer parçalarıyla iç içe geçmiş olup, burada hiçbir kaydı olmayan daha eski bir yerleşim olduğunu düşündürmektedir. İnce mermer sütunları ve duvarlarda orta çağdan kalma fresklere benzeyen şeyleri görebilirsiniz.
Avlusunda incir ve erik ağaçları vardır. Merkezi kubbenin henüz çökmemiş olması bir mucize. 2013 yılında İstanbul Patrikhanesi kiliseyi tekrar satın aldı. Bu kiliseye ne yapacakları konusunda henüz kesin bir bilgi paylaşılmadı.
Üçüncü kiliseyi gözden kaçırmak daha kolaydır çünkü bir eve dönüştürülmüştür, dolayısıyla adı Dündar Evi Kilisesi idir. Asıl adı Yuannes Kilisesi olarak bilinmektedir. Bir zamanlar bu da heybetli bir bina olduğu tahmin ediliyor, şimdi bir Türk kasabasının eski zamanlar da ise ağırlıklı olarak Rum ve Hıristiyan olduğunu hatırlatıyor. 2013 yılında açıklanan planlarda butik otel olması öngörülüyor.
Trilye Yat Limanı sahilin eşsiz manzarasında ve yosun kokusu ile yürüyüşünüze keyifle eşlik edecektir. yemek yemeye vakit ayırmasa da muhteşem deniz manzarası eşliğinde Çay ve atıştırmalıkların sunulduğu Tarihi Çamlı Kahve burnuna doğru yürümeye değer. Burası çok rüzgarlı bir yer, bu yüzden ilginç bir şekilde tencere ve tava çeşitleriyle kaplı eski çam ağaçlarının gölgesine çekilmeniz gerekecek.
Trilye’yi ziyaret etmenin zevkinin çoğu, sessizce ayrıntılara dalmakta yatar: çeşmelerin yapımında yeniden kullanılan Greko-Romen mezar taşları ve Bizans panoları; kayıp bir ticaret dünyasının hikayesini anlatan sokak isimleri Demirhane Sokak (Demirciler Sokağı), Sebzeci Sokak (Sebzeciler Sokağı), Marangozhane Sokak (Marangozlar Sokağı), Yağcı Sokak (Şişmanlar Sokağı) ve Zeytinlik Aralığı (Zeytinlik) Koru Geçidi).
Trilyede Nerede Yemek Yenir?
Trilye yat limanı boyunca sıralanan balıkçılar ve buram buram gelen balık kokusu herkesi cezbedecektir. Trilyede yemek nerede yenilir? Burada meyhane kültürü canlıdır, sahil boyunca sıralanmış bir dizi balık ve meze restoranı, rakı azaldıkça daha fazla alkış alan bir müzisyen zümresi bulunmaktadır.
Trilyeye Ulaşım Nasıl Sağlanır?
Trilye Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı şirin bir kasabadır. Trilye’ye nasıl gidilir? Buraya gelmek için birçok alternatif mevcuttur. Mudanya ilçesine bağlı olan Trilye özel araçla gelecekseniz Mudanya’ya 11 km uzaklıkta bulunmaktadır.
Ayrıca Özel aracınızla şehir dışından gelecekseniz İDO feribotunu da kullanabilirsiniz. Özel aracı olmayan ya da özel aracı ile gelemeyecek olan kişiler için en kolay yol ise BUDO vapuru ya da İDO vapuruyla deniz yolu ile gelmektir. İstanbul’da ki Kabataş’tan Mudanya’ya BUDO vapuruna binin.
Limanın hemen önünden kalkan otobüsler, sahil boyunca 10 km daha batıdaki Trilye’ye sizi en rahat şekilde ulaştıracaktır.