Oylum Höyük: Kilis’in Tarihî Zenginliği
Boyut ve Konum
Oylum Höyük, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük höyüklerinden biridir. Taban boyutları 460×320 metreyi bulurken, kuzeyde 22 metrelik, güneyde ise 37 metrelik iki yükselti ve bu yükseltileri birbirine bağlayan bir boyundan oluşur. Kilis Ovası’nın ılıman iklimi ve verimli topraklarıyla çevrili olan höyük, Fırat Vadisi ile Amik Ovası arasındaki kesişme noktasında, Türkiye-Suriye sınırına hakim bir konumda yer alır.
Tarihi ve Arkeolojik Önemi
Oylum Höyük, arkeolojik açıdan büyük önem taşır. Yerleşme, ilk olarak Adana Koruma Kurulu tarafından 29-1,2001/4041 kararıyla tescil edilmiştir. Höyük, tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşim yeri olarak kullanılmış ve bu bölgede bulunan önemli kültürel izlerden biridir. Özellikle Tunç Çağlarında coğrafi konumu nedeniyle merkez konumunda olmuştur.
Çevresel Özellikler ve Su Kaynakları
Höyüğün batısında, yağışlı mevsimlerde düşük seviyede akan kurumuş durumda Akpınar Deresi bulunmaktadır. Bu dere, Akdeniz’e dökülen Asi Nehri’nin bir kolu olup, Höyük’ün bulunduğu bölgenin coğrafi yapısını belirleyen önemli bir su kaynağıdır. Ayrıca, höyüğün güney yükseltisi üzerinde Hz. Muhammed’in katibi olduğu söylenen Yusuf İzzeddin’in ziyaret edilen bir yatırı bulunmaktadır.
Stratejik Konum ve Tarihî Bağlam
Oylum Höyük, Türkiye ile Suriye arasındaki sınıra hakim bir konumda bulunmaktadır. Günümüzdeki siyasi sınır, aynı zamanda Anadolu sıradağları ile Suriye ovalarını ayıran doğal bir coğrafi hattır. Bu nedenle, höyük bölgenin stratejik önemini yansıtmaktadır. Akpınar Deresi’nin bu bölgeden geçmesi, höyüğü Akdeniz’e dökülen Asi Nehri havzasıyla bağlamaktadır. Bu durum, höyüğün Mezopotamya ve Akdeniz’deki eski uygarlıkların kültürel etkileşim bölgesinde bulunduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak
Oylum Höyük, Kilis’in tarihi ve arkeolojik zenginliğini yansıtan önemli bir yapıdır. Coğrafi konumu, tarihi bağlamı ve çevresel özellikleriyle bölgenin kültürel ve stratejik önemini vurgular. Günümüzde, höyüğün korunması ve araştırılması, bölgenin tarihi ve kültürel mirasının gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır.